Amerikan Jinekoloji ve Obstetri Derneği (ACOG) SUDA DOĞUMU REDDEDİYOR
Bilinen ilk suda doğum, 1803 yılında Fransa’da, doğumu çok uzun süren bir kadının doğumunu kolaylaştırmak amacıyla sıcak su dolu bir küvete girmesiyle gerçekleşmiştir. Daha sonra Rusya (1970), İngiltere, kanada (1980-1990)da yaygınlaşmıştır. İngiliz Kadın doğum kuruluşu RCOG’da bu konuyla epey ilgilenmiştir. Bu konuda yapılmış olan en kapsamlı ve güvenilir çalışmaR. Gilbert ve P. Tookey tarafından British Medical Journal adlı dergide yayınlandı (1999). 4029 suda doğumu kapsamaktaydı. Bu çalışmaya göre, o yıllarda suda doğum oranı %0,6 idi. Bu çalışmada suda doğan bu bebeklerin ölüm ve yeni doğan yoğun bakım ünitelerine yatırılış oranları, diğer bebeklerle benzer bulundu (Her ikisi de binde 1,2-1,4 civarındaydı). Ayrıca yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırılma riski açısından da her iki grubun oranları benzerdi. Ancak yine de bu dönemde gebenin suyun içinde kalması ve bu süreç içinde su içinde ağrı çekmesinin bazı avantajlar sağladığı gerçek. 37 derece ısıda olur, pelvik relaksasyonu arttırır, laserasyonlar ↓, Ülkemizde ekonomik şartlar nedeniyle pek popüler olamasa da, bazı hastaların ısrarla sorduğu, yurt dışında yaşayan arkadaşları ve yakınlarından işitmeleri nedeniyle talep ettikleri oldukça spekülatif bir yöntemdir “Suda Doğum Olayı”. Epidural analjezi kullanım oranının azaldığı, Operatif doğum oranlarının aynı olduğu, Koryoamnionit ve endometrit risklerinin artmadığı söylense de; Günümüzde,
Amerika’da Jinekoloji ve Pediatri Dernekleri “Suda Doğum” hakkında açıklama yaptı;
Amerika’nın Çocuk hastalıkları ve Jinekoloji alanındaki dernekleri bir komite kurarak “suda doğumu” değerlendirdi ve tavsiye etmedi!
“Normal” vajinal doğumun suda gerçekleşmesi gerçekten ciddi bazı riskler içeriyor. Doğumun ilk evresinde yani rahim ağzının açılmaya başlaması ile tam açık olduğu dönem sırasında, gebenin bir havuzda ağrı çekmesinin, ağrı şiddetini azalttığı ve bu evrenin kısalmasını sağladığı ve avantajları olduğu bazı yayınlarda iddia edilse de, çocuk açısından hiç bir avantaj sağlamıyor. Avantajları risklerini karşılamıyor.
Gerçek sorun aslında doğumun, yani çocuğun başının perinede taçlandığı doğumun 2.evresinin suda yaptırılmasında.
Çocukta solunum depresyonu ve “boğulma” evet yanlış durmadınız boğulma başta olmak üzere pek çok komplikasyona sebep olabileceği biliniyor.
Yıllar sonra ve onca spekülasyon sonucunda gebenin su içinde ağrı çekebileceği, bunun mantıklı olabileceği, relaksasyon sağladığı bir gerçek olmakla birlikte asla doğum yapmaması gerektiği anlaşılmış oldu.
NE ZAMAN SUDA DOĞUM YAPILMAMALIDIR?: Annede HIV pozitiflik, ikiz gebelikler, vajinal-dış genital enfeksiyonlarda (Uçuk (HSV) virüsü, HPV virüsü (Kondiloma aküminata), Molluscum Kontagiosum enfeksiyonu gibi) , sezaryen gerekebilecek her durumda, Erken membran rüptüründe, Preterm eylem, Annede HT-DM-Kalp hast. , mekonyumlu amnion mayii, fetal distress vs. varsa yaptırılmamalıdır.
Komplikasyon olarak: Boğulma, suyla bulaşabilen enfeksiyonlar, kordon rüptürü, polisitemi bildirilmiştir. Epizyotomi açılması gerekirse nasıl açılacaktır? Nasıl sütüre edilecektir?Su, pıhtılaşmayı önleyerek daha fazla kan kaybı mı olacaktır?, fetüste stress gelişirse NST ile erkenden monitorize edilebilecek midir? NST su içerisinde kayıt edebilir mi? Elektrik akımı kaçağı olabilir mi? gibi bir çok soru ve sorun akla gelmektedir.
Kaynaklar
1. American Academy of Pediatrics Committee on Fetus and Newborn; American College of Obstetricians and Gynecologists Committee on Obstetric Practice. Immersion in water during labor and delivery. Pediatrics. 2014 Mar 20. [Epub ahead of print]
2. Pinette MG, Wax J, Wilson E. The risks of underwater birth. Am J Obstet Gynecol. 2004;190:1211-1215. Abstract
3. American College of Obstetricians and Gynecologists. Immersion in water during labor and delivery. Committee Opinion No. 594. Obstet Gynecol. 2014;123:912-915.